T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu, Esas:
2009/4-11, Karar: 2009/99, Karar Tarihi: 04.03.2009
AYIPLI MALIN DEĞİŞTİRİLMESİ VEYA TAZMİNAT
DAVASI - DAVA AÇILANA KADAR ARACIN KULLANILMASI - AYNI MODELİN STOKLARDA BULUNMAMASI - DAVALININ SORUMLULUĞUNUN DEVAM ETTİĞİ - ARACIN AYIPSIZ MİSLİYLE DEĞİŞTİRİLMESİ TERCİHİNİN HAKLI OLDUĞUNUN KABULÜ GEREĞİ
ÖZET: Davacı tüketicinin davaya kadar,
hatta dava açtıktan sonra aracı kullanmış olması, davalıları yasal sorumluluktan
kurtarmaz. Ayrıca aynı model aracın stoklarda bulunmaması ve bu nedenle temin
edilmesinin güç olması da davalıların açıklanan sorumlulukları yönünden sonuca
etkili değildir. Hal böyle olunca; dava konusu
aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi yönündeki davacı tercihi
hukuken haklıdır ve davalılar bu tercihin gereklerini yerine getirme yükümlülüğü altında olduğunun gözetilmesi gerekir.
(4077 S. K. m. 4, 10, 10/B, 13, 15) (2004
S. K. m. 24) (Sanayi Mallarının Satış Sonrası Hizmetleri Hakkında Yönetmelik
m. 10, 11)
Dava: Taraflar arasındaki ayıplı malın değiştirilmesi, olmazsa tazminat davasından
dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 1. Tüketici Mahkemesince davanın
kabulüne dair verilen 25.05.2006 gün ve 2005/866-2006/564 sayılı kararın
incelenmesi davalılardan H..... A.... Otomotiv San. Tic. A.Ş. vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 13.03.2008
gün ve 2007/7423-2008/3233 sayılı ilamı ile,
(...1- Dosyadaki yazılara, kararın
dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici
nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik
görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Diğer
temyiz itirazına gelince; dava, ayıplı üretilen aracın misliyle değiştirilmesi, olmadığı takdirde 5000 YIL tazminatın yasal faizi ile tahsili
istemine ilişkindir. Mahkemece, aracın misliyle değiştirilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı üretici kuruluş
tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, 19.05.2004 tarihinde 2004 model
kullanılmamış araç satın aldığını, bir gün sonra sol arka kapı boyasının renginde ton
farkı olduğunu tespit ettiğini, satın aldığı firmadan değiştirilmesini istediğini, buna rağmen talebinin yerine getirilmediğini belirterek eldeki bu davayı açmıştır.
Davalı, aracın ayıplı olmadığını, boyadaki ton farkının üretim hatasından kaynaklandığının ispat edilemediğini, aracın bugüne kadar davacı
tarafından kullanılması nedeniyle kendilerinin büyük zararı oluştuğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, sol arka kapı boyasının
orijinal olmadığını ve tüketici tarafından fark edilmesi
mümkün olmayan gizli ayıp olması nedeniyle aracın misliyle değiştirilmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davacı
tarafından satın alınan aracın sol arka kapısının boya tonunun orijinal olmadığı hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Mahkemece alınan
bilirkişi raporunda, alıcının ton farkını ayırt
edemeyeceği ve araçta 2000 YTL değer kaybına neden olacağı belirtilmiştir. Somut olayın özelliğine
göre, aracın davacı tarafından uzun süre kullanılmış olması, 2004 model oluşu ve aynı model araç temin etme güçlüğü gibi nedenler gözetildiğinde,
aracın misliyle değiştirilmesi hakkaniyet ölçüsüyle bağdaşır nitelikte değildir. Mahkemece yapılacak iş,
davacının talep ettiği zarar bakımından aracın değer kaybı yeniden belirlenerek sonucuna göre hüküm kurmak
yönünde olmalıdır.
Açıklanan nedenle mahkeme kararının
bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya
yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki
kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılardan H.....Assan Otomotiv
San. Tic. A.Ş. vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme
kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan
ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, ayıplı olduğu ileri sürülen satılanın (otomobil) kusursuz bir misli ile
değiştirilmesi; bu mümkün olmadığı takdirde ayıp nedeniyle uğranılan
zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davacı K.. E. vekili, davacının
19.05.2004 tarihinde davalılardan Ç. Motorlu Araçlar San. Tic. Ltd. Şti.'den 2004 model H.. G.... marka aracı satın ve aynı gün
teslim aldığını, aracın sol arka kapısının boyasının
renginde ton farkı bulunduğunu görüp, bir gün sonra 20.05.2004
tarihinde aracı acenteye götürerek değiştirilmesini istediğini, ancak acentenin devamlı surette oyaladığını, problemi çözmediğini, yine de davalı acentenin yetkili
servisinin davacıya aracın üretim hatalı olduğunu
belirten bir yazı verdiğini; davacının aracı sıfır kilometre
olarak satın aldığını, hatanın aracın orijinal özelliğini bozduğunu, fiyatını düşürdüğünü, davalıların davacı taleplerine karşı ciddi bir tavır almaması ve komik tekliflerle oyalaması
üzerine delil tespiti yaptırıldığını, araçta üretim hatası bulunduğunun bilirkişi tarafından da belirlendiğini ileri sürerek; 4077 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun'un 4. maddesine göre davacıya satılan aracın kusursuz bir misli
ile değiştirilmesine, bu talep kabul görmediği takdirde davacının uğradığı zarar karşılığında 5.000,00 YTL. tazminatın, 19.05.2005 teslim tarihinden
itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve
dava etmiştir.
Davalılardan H. A. Otomotiv San. Tic. A.Ş.vekili, aracın ayıplı olduğu
iddiasının hiçbir delile dayanmadığını, delil tespiti raporunun da kabul
edilemeyeceğini, davacının tüketiciye yasaca yüklenen
bildirim yükümlülüklerini yerine getirmediğini, maldan yararlanmanın süreklilik arz
etmesi şartının gerçekleşmediğini, araç bir buçuk yıl kullanıldıktan
sonra dava açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, dava konusu aracın yenisinin davalı
stoklarında bulunmadığını, dolayısıyla davacının bu talebinin
ifası mümkün olmayan bir talep niteliği taşıdığını, araç değişimi yönünde davanın kabulüne karar
verildiği takdirde, mahkemece akdin feshiyle
aracın satış ve dava tarihleri arasındaki sürede
davacı tarafından kullanılmış olması nedeniyle faydalanma bedelinin
tespitiyle bunun faiziyle birlikte takas ve mahsubunu talep ettiklerini cevaben
bildirmiş ve öncelikle davanın reddine karar
verilmesini; bu talep kabul edilmezse, dava konusu aracın yenisinin davalı
stoklarında bulunmaması ve davacı talebinin ifası mümkün olmayan bir talep
niteliği taşıması dikkate alınarak, imalat hatası
olarak tespit edilen problemin müvekkili şirket tarafından ücretsiz olarak
giderilmesine karar verilmesini; bu talep dahi kabul edilmezse, tespit edilen
değer kaybının semenden tenzili ve bu
miktardan da takas mahsup talebi çerçevesinde gerekli indirimin yapılması
yönünde hüküm tesisini cevaben bildirmiştir.
Diğer davalı Ç. Mot. Araçlar San. Tic. Ltd. Şti. davaya cevap vermemiş,
duruşmalarda da kendisini temsil ettirmemiştir.
Yerel Mahkeme, (Bilirkişi raporunda, aracın sol arka kapısının boyasının orijinal
olmadığı, sonradan boyandığı, bu ayıbın gizli ayıp niteliğinde
olduğu, orijinal boya kalınlığının 100 likron olması gerekirken bu kapıdaki boya kalınlığının 130-150 likron olduğu,
ayrıca kapı menteşe cıvatalarının da söküldüğü belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporunun iddialarını doğruladığını belirterek, aracın ayıpsız olan misli ile değiştirilmesini istemiştir. Davalı vekili ise, daha önce verdiği dilekçede aracın misli ile değiştirilmesinin kabul edilmesi halinde
stoklarında bulunmadığını ve bilirkişi raporunu da mahkemenin takdirine bıraktıklarını, ancak
misli ile değiştirilmesini kabul etmediklerini belirtmişlerdir.
Toplanan delillere ve dosya kapsamına
göre aracın sol arka kapısının boyasının orijinal boya olmadığı ve bu hususun tüketici tarafından fark edilmesi mümkün
olmayan gizli ayıp niteliği taşıdığı, aracın misli ile değişimi için gerekli yasal koşulların bu eksiklik yanında oluştuğu anlaşılmıştır. Aracın aynı model ve ayıpsızının stoklarda bulunmaması
misli ile değiştirilme kararı verilmesine -İİK'nun 24. maddesinin uygulanma kabiliyeti nedeniyle- engel
değildir. Davacı vekili son oturumda
dilekçedeki terditli talebini misli ile değiştirmeden yana olduğunu imzasıyla bildirmiş ve dosya kapsamına göre bu husus için
4822 S.K.nun 4. maddesindeki gerekli şartlar oluşmuş, dava sabit olmuştur) gerekçesiyle davanın kabulüne, dava
konusu aracın davalılardan Ç. Tic. Ltd. Şti. ne iadesine ve ayıpsız olan aynı
nitelikli misli ile değiştirilmek suretiyle davacıya teslimine,
infaz sırasında İİK'nun 24. maddesinin nazara alınmasına
karar vermiş; bu karar, Özel Dairece metni yukarıda
bulunan ilamla bozulmuştur.
Bozma ve direnme kararlarının içerik ve
kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda 2004 model aracın davacı tarafından
uzun süre kullanılmış olması, aynı model aracı temin etme
güçlüğü gibi nedenler gözetildiğinde, aracın misliyle değiştirilmesi yönünde hüküm kurulmasının hakkaniyete uygun
bulunup, bulunmadığı; söz konusu ayıp nedeniyle davacının uğradığı zararın (araçtaki değer kaybının) yeniden belirlenmesi suretiyle, ortaya çıkacak
uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesinin gerekip, gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Dava konusu 3. A.. 36 plaka sayılı,
H...... G... marka hususi otomobilin 17.05.2004 tarihli faturayla davacı
tarafından davalılardan Ç. Motorlu Araçlar San. Tic. Ltd. Şti.den satın ve 19.05.2004 tarihinde teslim alındığı, trafikte davacı adına tescil edildiği, davacının 20.05.2004 tarihinde sol arka kapıdaki boyada
ton farkı olduğu iddiasıyla aracı anılan davalı satıcı
Ç. Motorlu Araçlar San. Tic. Ltd. Şti. ne başvurduğu; anılan davalı şirketin antetli kağıdına yazılan, şirketin kaşesini
de taşıyan ve mekanik şefi A..i T., tarafından imzalanan 31.05.2004 tarihli belgede
aynen <19.05.2004 günü teslim edilen; ... Ş...
No'lu H. G.... marka aracın sol arka kapısında ton farkı olduğu müşteri tarafından fark edilip, 20.05.2004
tarihinde aracı geri getirmiştir. Servisimizde yapılan kontroller
sonucu aracın üretim hatalı olduğu anlaşılmıştır.> şeklinde ifadelere yer verildiği sabit ve çekişmesizdir.
Davacı vekilinin 13.01.2005 tarihli
dilekçesi üzerine dava konusu araçta 14.01.2005 tarihinde yapılan delil tespiti
sonucunda makine mühendisi tarafından düzenlenen 18.01.2005 günlü tespit raporunda,
sol arka kapının boyasında diğer kapılara göre ton farkı bulunduğu, bu ayıbın satın almadan önce alıcıya bildirilmediği, normal bir tüketici tarafından fark edilmesinin mümkün
olmadığı, gizli ve esaslı ayıp niteliği taşıdığı belirtilmiştir.
Yargılama sırasında, araç üzerinde
yapılan inceleme sonucunda D..... Müh. Fak. Mak. Böl Otomotiv Anabilim Dalı
Emekli Öğretim Üyesi tarafından düzenlenen
25.06.2006 tarihli bilirkişi raporunda da, aracın sol arka kapısının
menteşe cıvatalar sökülmek suretiyle yerinden
çıkarılmış olduğu,
sadece dış yüzeyinin boyandığı, kullanılan boyanın aynı renkte ve fakat daha koyu bir
tonda ve kalınlığının da daha fazla olduğu, boyanan sol arka kapının sol ön kapı, ana gövde ve orta
direk ile olan aralıklarında düzgünsüzlükler bulunduğu, yerine montajının düzgün yapılmadığı yönünde tespitlere yer verildikten sonra, sonuç bölümünde
<Aracın sol arka kapısının sonradan boyanmış
olduğu ve kapı üzerindeki boyanın orijinal
fabrika boyası olmadığı, bu tür bir ayıbın tüketici tarafından
aracın satın alınması esnasında fark edilmesinin mümkün olmadığı, araçtaki bu ayıbın satıcı tarafından davacı araç sahibine
bildirilmemesi nedeniyle de etik bir davranış
olmadığı, araçta oluşan değer kaybının ise 2.000, YTL olduğu kanaatine varılmıştır.> şeklinde
sonuç ve kanaat bildirilmiştir.
Davacı vekili, bu rapora karşı beyanlarını içeren 12.05.2006 günlü dilekçesinde araçtaki
değer kaybının eksik hesaplandığını, gerçekte %50 oranında değer
kaybı bulunduğunu ileri sürmüş ve dilekçenin sonuç bölümünde, dava konusu aracın kusursuz
ve hasarsız bir misli ile değiştirilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin 25.05.2006 günlü otumdaki imzalı
beyanı da <Biz dava dilekçemizdeki terditli taleplerimizden öncelikle aracın
kusursuz olan ayıpsız misli ile değiştirilmesini istiyoruz. Araç halen
müvekkilimdedir> şeklindedir. Aynı oturumda davalı H.....
A.... Otomotiv San. Tic. A.Ş. vekili, bilirkişi raporunun takdirini mahkemeye bıraktığını, davacının misli ile değiştirme talebini kabul etmediğini
bildirmiştir.
Maddi olguya ve toplanan delillere ilişkin olarak buraya kadar yapılan açıklamalara göre;
davalılardan H..... A.... Otomotiv San.Tic. A.Ş.
tarafından üretilip, diğer davalı Ç. M. Araçlar San. Tic. Ltd. Şti. tarafından 17.05.2004 tarihli faturayla sıfır kilometre
araç niteliğiyle davacıya satılıp, 19.05.2004
tarihinde teslim edilen ve 3. A.. 36 plaka sayısıyla davacı adına tescili
gerçekleşen H. G... marka hususi otomobilin sol
arka kapısının yerinden çıkartıldığı, boyasının orijinal fabrika boyası
olmadığı, aracın diğer kısımlarındaki boyalarla ton ve kalınlık farkı taşıdığı; davacı alıcının, bilirkişi raporlarında gizli ayıp olarak nitelendirilen bu durumu,
aracı teslim aldıktan sonra hemen fark edip, ertesi gün satıcı davalı şirketin teknik servisine başvurduğu ve içeriği yukarıda açıklanan 31.05.2004 tarihli
belgenin düzenlendiği sabittir.
Uyuşmazlığın,
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında bulunduğu da çekişmesizdir.
Bu noktada, konuya ilişkin yasal düzenlemeler (hukuksal durum) ve Yargıtay
uygulaması hakkında açıklamalar yapılmasında yarar görülmüştür:
4077 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun'un 4. maddesi;
<Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve
kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından
bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik
veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından
değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydalan azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya
ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.
Tüketici, malın teslimi tarihinden
itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu
durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel
indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin
tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden
tazminat isteme hakkına da sahiptir.
(Değişik üçüncü fıkra: 21.2.2007-5582/22 md.) İmalatçı-üretici, satıcı, hayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu
maddenin beşinci fıkrasına veya 10/B maddesinin
dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede
yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. 10/B maddesinin
dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu teslim tarihinden itibaren 1 yıl süre
ve kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlıdır. Konut
finansmanı kuruluşları tarafından 10/B maddesinin dokuzuncu
fıkrasına göre verilen kredilerin devrolması halinde dahi, kredi veren konut
finansmanı kuruluşunun sorumluluğu devam eder. Krediyi devralan kuruluş bu madde kapsamında sorumlu olmaz. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın
ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya
çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi
tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir.
Hükmünü taşımaktadır.
Anılan Kanun'un 6.3.2003 gün ve 4822
sayılı Kanun'un 20. maddesiyle değişik 13. maddesi <İmalatçı veya ithalatçılar ithal ettikleri veya ürettikleri
sanayi malları için Bakanlıkça onaylı garanti belgesi düzenlemek zorundadır.
Mala ilişkin faturanın tarih ve sayısını içeren
garanti belgesinin tekemmül ettirilerek tüketiciye verilmesi sorumluluğu satıcı, bayi veya acenteye aittir. Garanti süresi malın
teslim tarihinden itibaren başlar ve asgari iki yıldır. Ancak, özelliği nedeniyle bazı malların garanti şartları, Bakanlıkça başka bir ölçü birimi ile belirlenebilir.
Satıcı; garanti belgesi kapsamındaki
malların, garanti süresi içerisinde arızalanması halinde malı işçilik masrafı, değiştirilen parça bedeli ya da başka herhangi bir ad altında hiçbir ücret talep etmeksizin
tamir ile yükümlüdür.
Tüketici onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle
maldan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami
sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hallerinde, 4 üncü maddede yer
alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir.
Satıcı bu talebi reddedemez. Tüketicinin bu talebinin yerine getirilmemesi durumunda
satıcı, bayi, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen
sorumludur...> şeklindedir.
Yine, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun'un <Satış Sonrası Hizmetler> başlıklı, 6.3.2003 gün ve 4822 sayılı Kanun'un 22. maddesiyle
değişik 15. maddesinde;
<İmalatçı veya ithalatçılar, sattıkları,
ürettikleri veya ithal ettikleri sanayi malları için o malın Bakanlıkça tespit
ve ilan edilen kullanım ömrü süresince, yeterli teknik personel ve yedek parça
stoku bulundurmak suretiyle bakım ve onarım hizmetlerini sunmak zorundadırlar.
İmalatçı veya ithalatçıların bulundurmaları gereken yedek
parça stok miktarı Bakanlıkça belirlenir.
İthalatçının herhangi bir şekilde
ticari faaliyetinin sona ermesi halinde, kullanım ömrü süresince bakım ve
onarım hizmetlerini, o malın yeni ithalatçısı sunmak zorundadır.
Bakanlık, hangi mallar için servis
istasyonları kurulmasının zorunlu olduğu ile servis istasyonlarının kuruluş ve işleyişine dair usul ve esasları Türk
Standartları Enstitüsünün görüşünü alarak tespit ve ilanla görevlidir.
Garanti belgesiyle satılmak zorunda olan
bir sanayi malının garanti süresi sonrasında arızalanması durumunda, o malın
Bakanlıkça belirlenen azami tamir süresi içerisinde onarımı zorunludur.>
Hükmüne yer verilmiştir.
Sanayi Mallarının Satış Sonrası Hizmetleri Hakkında Yönetmelik'in 11. maddesinde,
<Servis istasyonları, kendilerine intikal ettirilen arızalı mallar ile
ilgili olarak aşağıda belirtilen hususları içeren servis fişini tekemmül ettirmek ve tüketicilere vermek zorundadırlar...>
hükmü bulunmakta, aynı Yönetmelikin 10/3. maddesinde de bu hükme atıf yapılmak
suretiyle, <Servis istasyonları, Madde 11'de belirtilen hususları içeren
servis fişini düzenlemek ve bir nüshasını
tüketicilere vermek zorundadır.> Denilmektedir.
Konuya ilişkin
bu düzenlemelerin ortaya koyduğu hukuksal durum, somut olayla sınırlı
olarak ve özetle şudur:
Satılan maldaki ayıp açık ayıp niteliğinde ise, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanun'un 4/2. maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde;
gizli ayıp niteliğinde ise, aynı maddenin 3. fıkrası
uyarınca dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya
çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar
edilmelidir. Ayıp ağır kusur veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz. Ayıbın
açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ortalama (vasat) bir
tüketicinin bilgisi dikkate alınır.
Somut olayda, davacı tüketicinin
17.05.2004 günlü faturayla satın ve 19.05 2004 tarihinde teslim aldığı otomobili, sol arka kapısının boyasında ton farkı olduğu iddiasıyla ertesi gün (20.05.2004 tarihinde) satıcı davalı
şirkete götürerek, durumu tespit ettirdiği yukarıda değinilen 31.05.2004 tarihli belge içeriğiyle sabit ve böylece, davacının ayıp ihbarını yasal süre
içerisinde yapmış olduğu
hususu ve ayrıca, satıma konu aracın üreticisi durumundaki davalı H. A.
Otomotiv San. Tic. A.Ş. nin de müteselsil sorumluluk altında
bulunduğu, çekişmesizdir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun’un metni yukarıya alınmış olan 4/2. maddesi, süresi içerisinde
ayıbı satıcıya bildirmiş olan tüketiciye, dört ayrı seçenekten
birini kullanma hakkını tanımış, bunlardan herhangi birini seçmekte
tüketiciyi özgür bırakmış ve dahası, satıcıyı da, tüketicinin
seçtiği hak çerçevesindeki talebini yerine
getirmekle yükümlü kılmıştır. Bu hükme göre, tüketicinin
seçebileceği ve satıcının yerine getirmekle yükümlü
olduğu haklardan biri, satılan ayıplı malın
ayıpsız misliyle değiştirilmesidir. Somut olayda davacının
seçimi ve talebi de bu yöndedir.
Öte yandan; uyuşmazlıkla ilgili hükümlerine yukarıda kısaca değinilen Sanayi Mallarının Satış
Sonrası Hizmetleri Hakkında Yönetmelik uyarınca, görülmekte olan davanın
konusunu oluşturan otomobil gibi sınai mallarda, her
satıcı, yetkili servisleri eliyle satış sonrası hizmet vermek zorundadır.
Yetkili servise yapılan başvuru tarihinden itibaren yapılan ye
yapılması gerekirken yapılmayan işlemler, satıcının sorumluluğundadır. Üretici de müteselsil sorumluluk altındadır.
Somut olayda; davacı tüketicinin başvurusu üzerine aracın üretim hatasından kaynaklanan bir ayıp
taşıdığı davalı satıcının servisince tespit
edilip, bunu ortaya koyan belge düzenlenmiş, ancak, davacının tercihi yönünde
herhangi bir işlem yapılmamış; satış sonrası hizmetler ile ilgili olarak
yukarıda değinilen Kanun ve Yönetmelik hükümlerinin
gerekleri yerine getirilmemiştir.
Davacı tüketicinin davaya kadar, hatta
dava açtıktan sonra aracı kullanmış olması, davalıları yasal sorumluluktan
kurtarmaz. Zira; somut olayda davacı, baştan beri sözleşmeyi ayakta tutarak malın ayıpsız bir yenisi ile değiştirilmesini istediğine göre, ayıpsız yeni mal kendisine teslim edilinceye
kadar, elindekini iade yükümlülüğü altında değildir; iade yükümlülüğü ancak, davacının, bedel iadesini de
içeren sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde
gündeme gelebilecek bir olgudur.
Keza; aynı model aracın stoklarda
bulunmaması ve bu nedenle temin edilmesinin güç olması da, İcra ve İflas Kanunu'nun 24/4. maddesi hükmü karşısında, davalıların açıklanan sorumlulukları yönünden sonuca
etkili değildir.
Hal böyle olunca; dava konusu aracın
ayıpsız misliyle değiştirilmesi yönündeki davacı tercihi
hukuken haklıdır ve davalılar bu tercihin gereklerini yerine getirme yükümlülüğü altındadır.
Yerel Mahkemenin aynı gerekçeye dayalı
olan direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır.
Sonuç: Davalılardan H. A. Otomotiv San.
Tic. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının reddi
ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli ilam
harcı peşin alındığından
başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, ilk görüşmede çoğunluk
sağlanamadığından
04.03.2009 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi. (¤¤)