23 Kasım 2013 Cumartesi

T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu, Esas:  2009/4-11, Karar: 2009/99, Karar Tarihi: 04.03.2009

 AYIPLI MALIN DEĞİŞTİRİLMESİ VEYA TAZMİNAT DAVASI - DAVA AÇILANA KADAR ARACIN KULLANILMASI - AYNI MODELİN STOKLARDA BULUNMAMASI - DAVALININ SORUMLULUĞUNUN DEVAM ETTİĞİ - ARACIN AYIPSIZ MİSLİYLE DEĞİŞTİRİLMESİ TERCİHİNİN HAKLI OLDUĞUNUN KABULÜ GEREĞİ

ÖZET: Davacı tüketicinin davaya kadar, hatta dava açtıktan sonra aracı kullanmış olması, davalıları yasal sorumluluktan kurtarmaz. Ayrıca aynı model aracın stoklarda bulunmaması ve bu nedenle temin edilmesinin güç olması da davalıların açıklanan sorumlulukları yönünden sonuca etkili değildir. Hal böyle olunca; dava konusu aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi yönündeki davacı tercihi hukuken haklıdır ve davalılar bu tercihin gereklerini yerine getirme yükümlülüğü altında olduğunun gözetilmesi gerekir.

(4077 S. K. m. 4, 10, 10/B, 13, 15) (2004 S. K. m. 24) (Sanayi Mallarının Satış Sonrası Hizmetleri Hakkında Yönetmelik m. 10, 11)

Dava: Taraflar arasındaki ayıplı malın değiştirilmesi, olmazsa tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 1. Tüketici Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.05.2006 gün ve 2005/866-2006/564 sayılı kararın incelenmesi davalılardan H..... A.... Otomotiv San. Tic. A.Ş. vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 13.03.2008 gün ve 2007/7423-2008/3233 sayılı ilamı ile,

(...1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Diğer temyiz itirazına gelince; dava, ayıplı üretilen aracın misliyle değiştirilmesi, olmadığı takdirde 5000 YIL tazminatın yasal faizi ile tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, aracın misliyle değiştirilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı üretici kuruluş tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, 19.05.2004 tarihinde 2004 model kullanılmamış araç satın aldığını, bir gün sonra sol arka kapı boyasının renginde ton farkı olduğunu tespit ettiğini, satın aldığı firmadan değiştirilmesini istediğini, buna rağmen talebinin yerine getirilmediğini belirterek eldeki bu davayı açmıştır.

Davalı, aracın ayıplı olmadığını, boyadaki ton farkının üretim hatasından kaynaklandığının ispat edilemediğini, aracın bugüne kadar davacı tarafından kullanılması nedeniyle kendilerinin büyük zararı oluştuğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, sol arka kapı boyasının orijinal olmadığını ve tüketici tarafından fark edilmesi mümkün olmayan gizli ayıp olması nedeniyle aracın misliyle değiştirilmesine karar verilmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davacı tarafından satın alınan aracın sol arka kapısının boya tonunun orijinal olmadığı hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, alıcının ton farkını ayırt edemeyeceği ve araçta 2000 YTL değer kaybına neden olacağı belirtilmiştir. Somut olayın özelliğine göre, aracın davacı tarafından uzun süre kullanılmış olması, 2004 model oluşu ve aynı model araç temin etme güçlüğü gibi nedenler gözetildiğinde, aracın misliyle değiştirilmesi hakkaniyet ölçüsüyle bağdaşır nitelikte değildir. Mahkemece yapılacak iş, davacının talep ettiği zarar bakımından aracın değer kaybı yeniden belirlenerek sonucuna göre hüküm kurmak yönünde olmalıdır.

Açıklanan nedenle mahkeme kararının bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalılardan H.....Assan Otomotiv San. Tic. A.Ş. vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, ayıplı olduğu ileri sürülen satılanın (otomobil) kusursuz bir misli ile değiştirilmesi; bu mümkün olmadığı takdirde ayıp nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.

Davacı K.. E. vekili, davacının 19.05.2004 tarihinde davalılardan Ç. Motorlu Araçlar San. Tic. Ltd. Şti.'den 2004 model H.. G.... marka aracı satın ve aynı gün teslim aldığını, aracın sol arka kapısının boyasının renginde ton farkı bulunduğunu görüp, bir gün sonra 20.05.2004 tarihinde aracı acenteye götürerek değiştirilmesini istediğini, ancak acentenin devamlı surette oyaladığını, problemi çözmediğini, yine de davalı acentenin yetkili servisinin davacıya aracın üretim hatalı olduğunu belirten bir yazı verdiğini; davacının aracı sıfır kilometre olarak satın aldığını, hatanın aracın orijinal özelliğini bozduğunu, fiyatını düşürdüğünü, davalıların davacı taleplerine karşı ciddi bir tavır almaması ve komik tekliflerle oyalaması üzerine delil tespiti yaptırıldığını, araçta üretim hatası bulunduğunun bilirkişi tarafından da belirlendiğini ileri sürerek; 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4. maddesine göre davacıya satılan aracın kusursuz bir misli ile değiştirilmesine, bu talep kabul görmediği takdirde davacının uğradığı zarar karşılığında 5.000,00 YTL. tazminatın, 19.05.2005 teslim tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılardan H. A. Otomotiv San. Tic. A.Ş.vekili, aracın ayıplı olduğu iddiasının hiçbir delile dayanmadığını, delil tespiti raporunun da kabul edilemeyeceğini, davacının tüketiciye yasaca yüklenen bildirim yükümlülüklerini yerine getirmediğini, maldan yararlanmanın süreklilik arz etmesi şartının gerçekleşmediğini, araç bir buçuk yıl kullanıldıktan sonra dava açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, dava konusu aracın yenisinin davalı stoklarında bulunmadığını, dolayısıyla davacının bu talebinin ifası mümkün olmayan bir talep niteliği taşıdığını, araç değişimi yönünde davanın kabulüne karar verildiği takdirde, mahkemece akdin feshiyle aracın satış ve dava tarihleri arasındaki sürede davacı tarafından kullanılmış olması nedeniyle faydalanma bedelinin tespitiyle bunun faiziyle birlikte takas ve mahsubunu talep ettiklerini cevaben bildirmiş ve öncelikle davanın reddine karar verilmesini; bu talep kabul edilmezse, dava konusu aracın yenisinin davalı stoklarında bulunmaması ve davacı talebinin ifası mümkün olmayan bir talep niteliği taşıması dikkate alınarak, imalat hatası olarak tespit edilen problemin müvekkili şirket tarafından ücretsiz olarak giderilmesine karar verilmesini; bu talep dahi kabul edilmezse, tespit edilen değer kaybının semenden tenzili ve bu miktardan da takas mahsup talebi çerçevesinde gerekli indirimin yapılması yönünde hüküm tesisini cevaben bildirmiştir.

Diğer davalı Ç. Mot. Araçlar San. Tic. Ltd. Şti. davaya cevap vermemiş, duruşmalarda da kendisini temsil ettirmemiştir.

Yerel Mahkeme, (Bilirkişi raporunda, aracın sol arka kapısının boyasının orijinal olmadığı, sonradan boyandığı, bu ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu, orijinal boya kalınlığının 100 likron olması gerekirken bu kapıdaki boya kalınlığının 130-150 likron olduğu, ayrıca kapı menteşe cıvatalarının da söküldüğü belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporunun iddialarını doğruladığını belirterek, aracın ayıpsız olan misli ile değiştirilmesini istemiştir. Davalı vekili ise, daha önce verdiği dilekçede aracın misli ile değiştirilmesinin kabul edilmesi halinde stoklarında bulunmadığını ve bilirkişi raporunu da mahkemenin takdirine bıraktıklarını, ancak misli ile değiştirilmesini kabul etmediklerini belirtmişlerdir.

Toplanan delillere ve dosya kapsamına göre aracın sol arka kapısının boyasının orijinal boya olmadığı ve bu hususun tüketici tarafından fark edilmesi mümkün olmayan gizli ayıp niteliği taşıdığı, aracın misli ile değişimi için gerekli yasal koşulların bu eksiklik yanında oluştuğu anlaşılmıştır. Aracın aynı model ve ayıpsızının stoklarda bulunmaması misli ile değiştirilme kararı verilmesine -İİK'nun 24. maddesinin uygulanma kabiliyeti nedeniyle- engel değildir. Davacı vekili son oturumda dilekçedeki terditli talebini misli ile değiştirmeden yana olduğunu imzasıyla bildirmiş ve dosya kapsamına göre bu husus için 4822 S.K.nun 4. maddesindeki gerekli şartlar oluşmuş, dava sabit olmuştur) gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu aracın davalılardan Ç. Tic. Ltd. Şti. ne iadesine ve ayıpsız olan aynı nitelikli misli ile değiştirilmek suretiyle davacıya teslimine, infaz sırasında İİK'nun 24. maddesinin nazara alınmasına karar vermiş; bu karar, Özel Dairece metni yukarıda bulunan ilamla bozulmuştur.

Bozma ve direnme kararlarının içerik ve kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda 2004 model aracın davacı tarafından uzun süre kullanılmış olması, aynı model aracı temin etme güçlüğü gibi nedenler gözetildiğinde, aracın misliyle değiştirilmesi yönünde hüküm kurulmasının hakkaniyete uygun bulunup, bulunmadığı; söz konusu ayıp nedeniyle davacının uğradığı zararın (araçtaki değer kaybının) yeniden belirlenmesi suretiyle, ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesinin gerekip, gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Dava konusu 3. A.. 36 plaka sayılı, H...... G... marka hususi otomobilin 17.05.2004 tarihli faturayla davacı tarafından davalılardan Ç. Motorlu Araçlar San. Tic. Ltd. Şti.den satın ve 19.05.2004 tarihinde teslim alındığı, trafikte davacı adına tescil edildiği, davacının 20.05.2004 tarihinde sol arka kapıdaki boyada ton farkı olduğu iddiasıyla aracı anılan davalı satıcı Ç. Motorlu Araçlar San. Tic. Ltd. Şti. ne başvurduğu; anılan davalı şirketin antetli kağıdına yazılan, şirketin kaşesini de taşıyan ve mekanik şefi A..i T., tarafından imzalanan 31.05.2004 tarihli belgede aynen <19.05.2004 günü teslim edilen; ... Ş... No'lu H. G.... marka aracın sol arka kapısında ton farkı olduğu müşteri tarafından fark edilip, 20.05.2004 tarihinde aracı geri getirmiştir. Servisimizde yapılan kontroller sonucu aracın üretim hatalı olduğu anlaşılmıştır.> şeklinde ifadelere yer verildiği sabit ve çekişmesizdir.

Davacı vekilinin 13.01.2005 tarihli dilekçesi üzerine dava konusu araçta 14.01.2005 tarihinde yapılan delil tespiti sonucunda makine mühendisi tarafından düzenlenen 18.01.2005 günlü tespit raporunda, sol arka kapının boyasında diğer kapılara göre ton farkı bulunduğu, bu ayıbın satın almadan önce alıcıya bildirilmediği, normal bir tüketici tarafından fark edilmesinin mümkün olmadığı, gizli ve esaslı ayıp niteliği taşıdığı belirtilmiştir.

Yargılama sırasında, araç üzerinde yapılan inceleme sonucunda D..... Müh. Fak. Mak. Böl Otomotiv Anabilim Dalı Emekli Öğretim Üyesi tarafından düzenlenen 25.06.2006 tarihli bilirkişi raporunda da, aracın sol arka kapısının menteşe cıvatalar sökülmek suretiyle yerinden çıkarılmış olduğu, sadece dış yüzeyinin boyandığı, kullanılan boyanın aynı renkte ve fakat daha koyu bir tonda ve kalınlığının da daha fazla olduğu, boyanan sol arka kapının sol ön kapı, ana gövde ve orta direk ile olan aralıklarında düzgünsüzlükler bulunduğu, yerine montajının düzgün yapılmadığı yönünde tespitlere yer verildikten sonra, sonuç bölümünde <Aracın sol arka kapısının sonradan boyanmış olduğu ve kapı üzerindeki boyanın orijinal fabrika boyası olmadığı, bu tür bir ayıbın tüketici tarafından aracın satın alınması esnasında fark edilmesinin mümkün olmadığı, araçtaki bu ayıbın satıcı tarafından davacı araç sahibine bildirilmemesi nedeniyle de etik bir davranış olmadığı, araçta oluşan değer kaybının ise 2.000, YTL olduğu kanaatine varılmıştır.> şeklinde sonuç ve kanaat bildirilmiştir.

Davacı vekili, bu rapora karşı beyanlarını içeren 12.05.2006 günlü dilekçesinde araçtaki değer kaybının eksik hesaplandığını, gerçekte %50 oranında değer kaybı bulunduğunu ileri sürmüş ve dilekçenin sonuç bölümünde, dava konusu aracın kusursuz ve hasarsız bir misli ile değiştirilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin 25.05.2006 günlü otumdaki imzalı beyanı da <Biz dava dilekçemizdeki terditli taleplerimizden öncelikle aracın kusursuz olan ayıpsız misli ile değiştirilmesini istiyoruz. Araç halen müvekkilimdedir> şeklindedir. Aynı oturumda davalı H..... A.... Otomotiv San. Tic. A.Ş. vekili, bilirkişi raporunun takdirini mahkemeye bıraktığını, davacının misli ile değiştirme talebini kabul etmediğini bildirmiştir.

Maddi olguya ve toplanan delillere ilişkin olarak buraya kadar yapılan açıklamalara göre; davalılardan H..... A.... Otomotiv San.Tic. A.Ş. tarafından üretilip, diğer davalı Ç. M. Araçlar San. Tic. Ltd. Şti. tarafından 17.05.2004 tarihli faturayla sıfır kilometre araç niteliğiyle davacıya satılıp, 19.05.2004 tarihinde teslim edilen ve 3. A.. 36 plaka sayısıyla davacı adına tescili gerçekleşen H. G... marka hususi otomobilin sol arka kapısının yerinden çıkartıldığı, boyasının orijinal fabrika boyası olmadığı, aracın diğer kısımlarındaki boyalarla ton ve kalınlık farkı taşıdığı; davacı alıcının, bilirkişi raporlarında gizli ayıp olarak nitelendirilen bu durumu, aracı teslim aldıktan sonra hemen fark edip, ertesi gün satıcı davalı şirketin teknik servisine başvurduğu ve içeriği yukarıda açıklanan 31.05.2004 tarihli belgenin düzenlendiği sabittir.

Uyuşmazlığın, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında bulunduğu da çekişmesizdir.

Bu noktada, konuya ilişkin yasal düzenlemeler (hukuksal durum) ve Yargıtay uygulaması hakkında açıklamalar yapılmasında yarar görülmüştür:

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4. maddesi;

<Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydalan azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.

Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.

(Değişik üçüncü fıkra: 21.2.2007-5582/22 md.) İmalatçı-üretici, satıcı, hayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına veya 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu teslim tarihinden itibaren 1 yıl süre ve kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlıdır. Konut finansmanı kuruluşları tarafından 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre verilen kredilerin devrolması halinde dahi, kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu devam eder. Krediyi devralan kuruluş bu madde kapsamında sorumlu olmaz. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.

Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir.

Hükmünü taşımaktadır.

Anılan Kanun'un 6.3.2003 gün ve 4822 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle değişik 13. maddesi <İmalatçı veya ithalatçılar ithal ettikleri veya ürettikleri sanayi malları için Bakanlıkça onaylı garanti belgesi düzenlemek zorundadır. Mala ilişkin faturanın tarih ve sayısını içeren garanti belgesinin tekemmül ettirilerek tüketiciye verilmesi sorumluluğu satıcı, bayi veya acenteye aittir. Garanti süresi malın teslim tarihinden itibaren başlar ve asgari iki yıldır. Ancak, özelliği nedeniyle bazı malların garanti şartları, Bakanlıkça başka bir ölçü birimi ile belirlenebilir.

Satıcı; garanti belgesi kapsamındaki malların, garanti süresi içerisinde arızalanması halinde malı işçilik masrafı, değiştirilen parça bedeli ya da başka herhangi bir ad altında hiçbir ücret talep etmeksizin tamir ile yükümlüdür.

Tüketici onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hallerinde, 4 üncü maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Satıcı bu talebi reddedemez. Tüketicinin bu talebinin yerine getirilmemesi durumunda satıcı, bayi, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur...> şeklindedir.

Yine, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un <Satış Sonrası Hizmetler> başlıklı, 6.3.2003 gün ve 4822 sayılı Kanun'un 22. maddesiyle değişik 15. maddesinde;

<İmalatçı veya ithalatçılar, sattıkları, ürettikleri veya ithal ettikleri sanayi malları için o malın Bakanlıkça tespit ve ilan edilen kullanım ömrü süresince, yeterli teknik personel ve yedek parça stoku bulundurmak suretiyle bakım ve onarım hizmetlerini sunmak zorundadırlar.

İmalatçı veya ithalatçıların bulundurmaları gereken yedek parça stok miktarı Bakanlıkça belirlenir.

İthalatçının herhangi bir şekilde ticari faaliyetinin sona ermesi halinde, kullanım ömrü süresince bakım ve onarım hizmetlerini, o malın yeni ithalatçısı sunmak zorundadır.

Bakanlık, hangi mallar için servis istasyonları kurulmasının zorunlu olduğu ile servis istasyonlarının kuruluş ve işleyişine dair usul ve esasları Türk Standartları Enstitüsünün görüşünü alarak tespit ve ilanla görevlidir.

Garanti belgesiyle satılmak zorunda olan bir sanayi malının garanti süresi sonrasında arızalanması durumunda, o malın Bakanlıkça belirlenen azami tamir süresi içerisinde onarımı zorunludur.>

Hükmüne yer verilmiştir.

Sanayi Mallarının Satış Sonrası Hizmetleri Hakkında Yönetmelik'in 11. maddesinde, <Servis istasyonları, kendilerine intikal ettirilen arızalı mallar ile ilgili olarak aşağıda belirtilen hususları içeren servis fişini tekemmül ettirmek ve tüketicilere vermek zorundadırlar...> hükmü bulunmakta, aynı Yönetmelikin 10/3. maddesinde de bu hükme atıf yapılmak suretiyle, <Servis istasyonları, Madde 11'de belirtilen hususları içeren servis fişini düzenlemek ve bir nüshasını tüketicilere vermek zorundadır.> Denilmektedir.

Konuya ilişkin bu düzenlemelerin ortaya koyduğu hukuksal durum, somut olayla sınırlı olarak ve özetle şudur:

Satılan maldaki ayıp açık ayıp niteliğinde ise, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4/2. maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde; gizli ayıp niteliğinde ise, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmelidir. Ayıp ağır kusur veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz. Ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisi dikkate alınır.

Somut olayda, davacı tüketicinin 17.05.2004 günlü faturayla satın ve 19.05 2004 tarihinde teslim aldığı otomobili, sol arka kapısının boyasında ton farkı olduğu iddiasıyla ertesi gün (20.05.2004 tarihinde) satıcı davalı şirkete götürerek, durumu tespit ettirdiği yukarıda değinilen 31.05.2004 tarihli belge içeriğiyle sabit ve böylece, davacının ayıp ihbarını yasal süre içerisinde yapmış olduğu hususu ve ayrıca, satıma konu aracın üreticisi durumundaki davalı H. A. Otomotiv San. Tic. A.Ş. nin de müteselsil sorumluluk altında bulunduğu, çekişmesizdir.

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un metni yukarıya alınmış olan 4/2. maddesi, süresi içerisinde ayıbı satıcıya bildirmiş olan tüketiciye, dört ayrı seçenekten birini kullanma hakkını tanımış, bunlardan herhangi birini seçmekte tüketiciyi özgür bırakmış ve dahası, satıcıyı da, tüketicinin seçtiği hak çerçevesindeki talebini yerine getirmekle yükümlü kılmıştır. Bu hükme göre, tüketicinin seçebileceği ve satıcının yerine getirmekle yükümlü olduğu haklardan biri, satılan ayıplı malın ayıpsız misliyle değiştirilmesidir. Somut olayda davacının seçimi ve talebi de bu yöndedir.

Öte yandan; uyuşmazlıkla ilgili hükümlerine yukarıda kısaca değinilen Sanayi Mallarının Satış Sonrası Hizmetleri Hakkında Yönetmelik uyarınca, görülmekte olan davanın konusunu oluşturan otomobil gibi sınai mallarda, her satıcı, yetkili servisleri eliyle satış sonrası hizmet vermek zorundadır. Yetkili servise yapılan başvuru tarihinden itibaren yapılan ye yapılması gerekirken yapılmayan işlemler, satıcının sorumluluğundadır. Üretici de müteselsil sorumluluk altındadır.

Somut olayda; davacı tüketicinin başvurusu üzerine aracın üretim hatasından kaynaklanan bir ayıp taşıdığı davalı satıcının servisince tespit edilip, bunu ortaya koyan belge düzenlenmiş, ancak, davacının tercihi yönünde herhangi bir işlem yapılmamış; satış sonrası hizmetler ile ilgili olarak yukarıda değinilen Kanun ve Yönetmelik hükümlerinin gerekleri yerine getirilmemiştir.

Davacı tüketicinin davaya kadar, hatta dava açtıktan sonra aracı kullanmış olması, davalıları yasal sorumluluktan kurtarmaz. Zira; somut olayda davacı, baştan beri sözleşmeyi ayakta tutarak malın ayıpsız bir yenisi ile değiştirilmesini istediğine göre, ayıpsız yeni mal kendisine teslim edilinceye kadar, elindekini iade yükümlülüğü altında değildir; iade yükümlülüğü ancak, davacının, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde gündeme gelebilecek bir olgudur.

Keza; aynı model aracın stoklarda bulunmaması ve bu nedenle temin edilmesinin güç olması da, İcra ve İflas Kanunu'nun 24/4. maddesi hükmü karşısında, davalıların açıklanan sorumlulukları yönünden sonuca etkili değildir.

Hal böyle olunca; dava konusu aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi yönündeki davacı tercihi hukuken haklıdır ve davalılar bu tercihin gereklerini yerine getirme yükümlülüğü altındadır.

Yerel Mahkemenin aynı gerekçeye dayalı olan direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır.


Sonuç: Davalılardan H. A. Otomotiv San. Tic. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığından 04.03.2009 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi. (¤¤)