8 Ocak 2012 Pazar

YARGITAY KARARLARI

KARAR (I)

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2004/5-199, K. 2004/187, T. 31.3.2004.

ÖZET : Taraflar arasındaki "Tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Küçükçekmece 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.2.2002 gün ve 1999/478-2002/347 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 24.9.2002 gün ve 9763-16592 sayılı ilamı ile; ( ...Dava, hibe suretiyle davalı idareye devredilen taşınmazın tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Dava konusu taşınmaz şartsız olarak davalı idareye hibe edilmiştir. Akit tablosunda hibenin şerhe bağlı olarak yapıldığına dair herhangi bir kayıt mevcut değildir. Davacının davasının reddi yerine kabulüne karar verilmesi, Doğru görülmemiştir.
Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükmün açıklanan nedenle HUMK.nun 428.maddesi gereğince bozulmasına... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, bağış yoluyla yapılan temlik işleminin iptali isteğine ilişkindir.
Davacı şirket vekili, Küçükçekmece İlçesi, Sefaköy, Papazköprüsü mevkiinde bulunan 9 pafta, 9974, 9976, 9978 ve 666 parsel sayılı taşınmazlarının 26.03.1988 onay tarihli, 1/1000 ölçekli Sefaköy imar planında yeşil alanda kaldığını; taşınmazların kısmen de olsa yeşil alandan çıkarılması ve inşaat izni alınması amacıyla davalı belediyeye başvurduklarını; yetkililerle yapılan görüşme ve pazarlıklar sonucu taşınmazların bir kısım paylarını bağışlamak kaydıyla geri kalan kısımlarının yeşil alandan çıkarılacağı vaadiyle üzerine inşaat izni alabilecekleri hususunda anlaştıklarını; yapılan anlaşmaya göre 18.01.1990 tarihinde tapuda bağış yoluyla temlik işleminin gerçekleştiğini; davalı belediyenin imar planında tadilat yapmadığını, böylelikle üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini ileri sürerek bağış işleminin iptaline, davalı belediyeye temlik edilen payların davacı şirket adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesiyle, davacı şirketin 1995 yılında davalı aleyhine ortaklığın giderilmesi davası açtığını, davanın kabulüne karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini; taşınmazların kayıtsız şartsız bağışlandığını; davalı Belediye kamu kuruluşu olduğu için bağışlama bir koşula bağlanmış ise mutlaka belgelenmesi gerektiğini; davacı tarafın da ticari şirket olduğunu, iradesini yazılı olarak belirtmesi gerektiğini, davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece taşınmazların imarda değişiklik yapılması amacıyla, bedelsiz olarak davalı idareye terk edildikleri, imarda değişiklik yapılmayıp terk nedeni yerine getirilmediğinden iadeleri gerektiği sonucuna varılarak davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuştur.

(KARAR II)

T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2009/4651, K. 2009/13622, T. 20.11.2009.


ÖZET : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR: Davacı, kendisine ait binayı Hazine'ye şartlı olarak bağışladığını, 18.03.2004 tarihinde davalı adına tapuda tescil edildiğini, ancak, bağışlama koşullarına uyulmadığını ve hastaneye Y ... U ... adının verilmediğini, çekilen ihtara da uyulmadığı için Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının kabulle sonuçlanıp kesinleştiğini, ferağ tarihinden itibaren kira gelirinden mahrum kaldığını ileri sürerek fazlası saklı şimdilik 20.000 YTL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın 19.480 YTL üzerinden kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, kayden maliki bulunduğu 29 nolu parseldeki bağımsız bölümleri sağlık polikliniği olarak kullanmak ve kızının adının verilmesi koşulu ile davalıya bağışladığını, ancak davalı tarafından bağış koşullarına uyulmadığından bahisle tapu iptal ve tescil davası açıp kazandığını ve kararın onanarak kesinleştiğini, bu nedenle ferağ tarihinden itibaren 2005-2006 ve 2007 yıllarında kira kaybına uğradığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Yanlar arasında görülüp sonuçlanan İzmir İkinci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/243 Esas ve 2007/59 Karar sayılı ilamında, davacı tarafından "bağıştan rücu koşullarının gerçekleştiği" iddiasıyla açılan tapu iptal ve tescil davasının kabul edildiği ve Yargıtay Birinci Hukuk Dairesi'nin 11.10.2007 gün ve 9476-9734 sayılı ilamıyla kararın onanıp kesinleştiği, anlaşılmıştır. Esasen bu konular ihtilafsız olup, dosya kapsamıyla da anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık bağıştan rücu koşullarının gerçekleşmesi nedeniyle mahrum kalınan kira gelirinin davalıdan istenip istenmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

KARAR (III)

T.C. YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ, E. 2009/4577, K. 2009/6090, T. 27.5.2009.


ÖZET : Mehri müeccel, ileriye ( evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar ) yönelik bir bağışlama vaadidir ve geçerliliği yazılı olma koşuluna bağlıdır. Taraflar arasında görülen davada;  Davacılar, miras bırakanları Ahmet'in 33 nolu parseldeki payını davalıya bağış suretiyle temlik ettiğini, işlemin saklı paylarını zedelemek amacıyla yapıldığını ileri sürerek saklı payları oranında tenkise karar verilmesini istemişlerdir.  Davalı, taşınmazın evlilik hediyesi olarak verildiğini, tenkise tabi olmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.  Mahkemece, iddiaların sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakiminin raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR: Dava, tenkis isteğine ilişkindir.  Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan Ahmet'in 33 parsel sayılı taşınmazdaki payının intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini 27.09.1995 tarihli resmi senetle davalı eşine bağış yolu ile temlik ettiği, murisin 07.12.2004 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, miras bırakanın ölümünden önceki bir yıl içinde adet üzere olan hediyeler dışında yapmış olduğu bağışlamalar mutlak olarak tenkise tabidir. Buna karşılık ölümünden önceki 1 yıl dışında yapılan bağışlamalarda saklı pay kurallarını zedeleme kastı ile hareket edilip edilmediğinin açıklığa kavuşturulması zorunludur.
Somut olayda, miras bırakanın çekişmeli payı davalıya mehir olarak verdiği, 29.11.1989 tarihli mehir senedi başlığı altında imzalanmış adi yazılı sözleşme ve davalı tanıklarının ifadeleri ile belirlenmiştir. Bilindiği üzere mehr, kocanın evlenme sözleşmesi anında ya da devamı sırasında bazen de sona ermesi halinde kadına belirli bir mal, para veya ekonomik değeri olan bir şeyi armağan etmesidir.

NOT: Bu kararda sadece mehir vermenin hukuki mahiyeti hakkında yorum yapınız. Tenkisle ilgili kısımları değerlendirmenize gerek yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder