Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas : 1974/13-687 Karar : 1976/2453 Tarih
: 30.06.1976
*BAĞIŞLAMA *YÜKÜMLÜLÜK *KOŞUL
*CAYMA
(818 s. BK. m. 244/3)
Özet : Bağışlama akdinde
bağışlamanın tabi tutulduğu kayıtların koşul veya yükümlülük niteliğinde
bulunup bulunmadığının belirlenmesinde, kullanılan sözler değil, bağışlayının
amacı gözönünde tutlmalıdır.
Yardımlardan daha çok hizmetlinin
yararlanması amacıyle tüzükte değişiklik yapılmasını öngören kayıt, koşul
değil, yükümlülüktür.
Bağışlanan, yükümlülüğü haklı bir
neden olmaksızın yerine getirmezse, bağışlayan bağışından veya taahhüdünden
cayabilir.
Taraflar arasındaki alacak
davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye Yedinci Hukuk
Mahkemesince davanın reddine dair verilen 29/11/1973 gün ve 447-457 sayılı
kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay
Onüçüncü Hukuk Dairesinin 08/03/1974 gün ve 447-457 sayılı kararın incelenmesi
davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onüçüncü Hukuk
Dairesinin 08/03/1974 gün ve 256-558 sayılı ilamıyla, Borçlar Kanununun 238 ve
240. maddelerinin tarif ettiği şekilde geçerli ve taliki şarta bağlı bir
bağışlama taahhüdü vardır. Şart yerine getirildiğine göre bağışlama taahhüdünde
bulunan davalı idare sözleşme hükümlerine göre borcunu yerine getirmeye
mecburdur. Borçlar Kanununun 244/3. maddesi gereğince bağışlamayı sınırlandıran
mükellefiyetin yerine getirilmemesi haklı bir nedene dayanmadıkça bağışlamadan
dönülmez. Derneğin sonradan yürürlüğe konan bir kanunla feshedilmiş olması
davalı yönünden haklı bir sebep bulunmamaktadır. Borçlar Kanununun 245.
maddesinde yazılı bağışlama taahhüdünden cayma nedenleri de yoktur. Bağışlama
taahhüdü ile şartın gerçekleşmesi, bunun kabulü 1630 sayılı Kanunun yürürlüğe
girdiği 02/12/1972 tarihinden önce gerçekleşmiş olduğundan anılan kanun 50.
maddesinin de uygulama olanağı bulunmamaktadır. Davanın kabulü gerekir)
nedeniyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama
sonunda;mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili,
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek
direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar
okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Bağışlama akdinde bağışlamanın
tabi tutulduğu kayıtların şart veya mükellefiyet niteliğinde bulunup
bulunmadığı hususunun tayininde kullanılan sözler değil bağışlamayı yapanın
amacını gözönünde tutulması zorunludur. Bu açıdan bakıldığında olayda daha
fazla hizmetlinin yapılacak yardımlardan yararlanmasının sağlanması amacı ile
tüzükte değişiklik yapılmasını öngören kayıt hukuki mahiyeti itibariyle bir
şart değil mükellefiyet niteliğindedir. Zira davalı kurumun asıl amacı yapacağı
bağışlamanın tüzükte öngörülen koşullar altında ve o koşullar gerçekleştikçe
bağışlama adı altında tahsis oluna paranın daha fazla üyeye yardım olarak
intikal ettirilmesidir. Ve bu yardım da belirli bir süre ile
sınırlandırılmamıştır. O halde yukarda da açıklandığı üzere olayda bağışlayan
bağışlamadan veya tenfiz ettiği taahhüdünden rücu edebilir. Olayda bağışlamadan
sonra 1630 sayılı Dernekler Kanunu yürürlüğe girmiş ve bu Kanunu 50. maddesi
kamu yararına çalışan dernekler dışındaki derneklere her nevi yardımları
yasaklamış bunun üzerine davacı derneklere her nevi yardımları yasaklamış bunun
üzerine davacı Dernek Genel Kurulu toplanarak derneğin feshine karar vermiştir.
Davacının herhangi bir yasal zorunluk olmadan kendi kendini tasfiyeye karar
vermesi Borçlar Kanununun 244/3. maddesinde öngörülen haklı bir sebep olarak
kabul olunamıyacağı gibi derneğin bundan böyle dava konusu edilen nitelikte
yardımı kabul edemeyecek duruma gelmesi de keza haklı neden olarak kabul
edilemez. Zira davacı dernek dava konusu bağışlamayı tüzük hükümleri uyarınca
yardım şeklinde üyelerine intikal ettirebilecek durumda iken iradi bir
davranışı ile bu olanağı ortadan kaldırmıştır. Kaldı ki davacı da bağışlamanın
icra edilmemesini haklı bir neden göstermemiştir. O halde mükellefiyetle takyit
edilmiş bulunan bağışlamadan rücu şartları gerçekleştiğinden sonucu itibariyle
doğru olan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının
reddiyle, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 15 lira
peşin harç alınmış olmakla başkaca harç alınmasına yer olmadığına birinci
görüşmede yeterli çoğunluk sağlanamadığından 30/06/1976 gününde ikinci
görüşmede salt çoğunlukla karar verildi.
Kaynak:YKD. Temmuz-1977 s: 903
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder