5 Mayıs 2013 Pazar


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas : 1974/13-687 Karar : 1976/2453 Tarih : 30.06.1976
*BAĞIŞLAMA *YÜKÜMLÜLÜK *KOŞUL *CAYMA
(818 s. BK. m. 244/3)
Özet : Bağışlama akdinde bağışlamanın tabi tutulduğu kayıtların koşul veya yükümlülük niteliğinde bulunup bulunmadığının belirlenmesinde, kullanılan sözler değil, bağışlayının amacı gözönünde tutlmalıdır.
Yardımlardan daha çok hizmetlinin yararlanması amacıyle tüzükte değişiklik yapılmasını öngören kayıt, koşul değil, yükümlülüktür.
Bağışlanan, yükümlülüğü haklı bir neden olmaksızın yerine getirmezse, bağışlayan bağışından veya taahhüdünden cayabilir.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye Yedinci Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 29/11/1973 gün ve 447-457 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onüçüncü Hukuk Dairesinin 08/03/1974 gün ve 447-457 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onüçüncü Hukuk Dairesinin 08/03/1974 gün ve 256-558 sayılı ilamıyla, Borçlar Kanununun 238 ve 240. maddelerinin tarif ettiği şekilde geçerli ve taliki şarta bağlı bir bağışlama taahhüdü vardır. Şart yerine getirildiğine göre bağışlama taahhüdünde bulunan davalı idare sözleşme hükümlerine göre borcunu yerine getirmeye mecburdur. Borçlar Kanununun 244/3. maddesi gereğince bağışlamayı sınırlandıran mükellefiyetin yerine getirilmemesi haklı bir nedene dayanmadıkça bağışlamadan dönülmez. Derneğin sonradan yürürlüğe konan bir kanunla feshedilmiş olması davalı yönünden haklı bir sebep bulunmamaktadır. Borçlar Kanununun 245. maddesinde yazılı bağışlama taahhüdünden cayma nedenleri de yoktur. Bağışlama taahhüdü ile şartın gerçekleşmesi, bunun kabulü 1630 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02/12/1972 tarihinden önce gerçekleşmiş olduğundan anılan kanun 50. maddesinin de uygulama olanağı bulunmamaktadır. Davanın kabulü gerekir) nedeniyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda;mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili,
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Bağışlama akdinde bağışlamanın tabi tutulduğu kayıtların şart veya mükellefiyet niteliğinde bulunup bulunmadığı hususunun tayininde kullanılan sözler değil bağışlamayı yapanın amacını gözönünde tutulması zorunludur. Bu açıdan bakıldığında olayda daha fazla hizmetlinin yapılacak yardımlardan yararlanmasının sağlanması amacı ile tüzükte değişiklik yapılmasını öngören kayıt hukuki mahiyeti itibariyle bir şart değil mükellefiyet niteliğindedir. Zira davalı kurumun asıl amacı yapacağı bağışlamanın tüzükte öngörülen koşullar altında ve o koşullar gerçekleştikçe bağışlama adı altında tahsis oluna paranın daha fazla üyeye yardım olarak intikal ettirilmesidir. Ve bu yardım da belirli bir süre ile sınırlandırılmamıştır. O halde yukarda da açıklandığı üzere olayda bağışlayan bağışlamadan veya tenfiz ettiği taahhüdünden rücu edebilir. Olayda bağışlamadan sonra 1630 sayılı Dernekler Kanunu yürürlüğe girmiş ve bu Kanunu 50. maddesi kamu yararına çalışan dernekler dışındaki derneklere her nevi yardımları yasaklamış bunun üzerine davacı derneklere her nevi yardımları yasaklamış bunun üzerine davacı Dernek Genel Kurulu toplanarak derneğin feshine karar vermiştir. Davacının herhangi bir yasal zorunluk olmadan kendi kendini tasfiyeye karar vermesi Borçlar Kanununun 244/3. maddesinde öngörülen haklı bir sebep olarak kabul olunamıyacağı gibi derneğin bundan böyle dava konusu edilen nitelikte yardımı kabul edemeyecek duruma gelmesi de keza haklı neden olarak kabul edilemez. Zira davacı dernek dava konusu bağışlamayı tüzük hükümleri uyarınca yardım şeklinde üyelerine intikal ettirebilecek durumda iken iradi bir davranışı ile bu olanağı ortadan kaldırmıştır. Kaldı ki davacı da bağışlamanın icra edilmemesini haklı bir neden göstermemiştir. O halde mükellefiyetle takyit edilmiş bulunan bağışlamadan rücu şartları gerçekleştiğinden sonucu itibariyle doğru olan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının reddiyle, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 15 lira peşin harç alınmış olmakla başkaca harç alınmasına yer olmadığına birinci görüşmede yeterli çoğunluk sağlanamadığından 30/06/1976 gününde ikinci görüşmede salt çoğunlukla karar verildi.

Kaynak:YKD. Temmuz-1977 s: 903

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder