19 Şubat 2015 Perşembe

TBK. M. 28 AŞIRI YARARLANMA İLE İLGİLİ KARAR


T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi

Esas:  2013/19988
Karar: 2014/7420
Karar Tarihi: 09.04.2014

TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI - GABİN HUKUKSAL NEDENİ - GABİNİN SUBJEKTİF UNSURUNUN GERÇEKLEŞMEDİĞİ - DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMESİ GEREKİRKEN KABULÜNÜN İSABETSİZ OLUŞU - HÜKMÜN BOZULMASI GEREĞİ

ÖZET: Dava, gabin (aşırı yararlanma) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Somut olayda; keşfen yapılan saptamaya göre, bedeller arasındaki aşırı fark nedeni ile objektif unsurun gerçekleştiği açıktır.  Gabinin (aşırı yararlanma) subjektif unsuruna gelince; her ne kadar davacı yaşlı ve tecrübesiz oluşundan yararlanıldığını ileri sürmüş ise de taşınmazı davalıya satmadan kısa bir süre ince 10.000,00 TL bedelle satın almış iki buçuk ay gibi kısa bir süre sonra 15.000.-TL bedelle satmıştır. Satış sırasında davacının yalnız olmadığı, yanında kardeşi ve yeğeninin bulunduğu, bunun yanında davalının sömürme kastı ile hareket ettiği iddiasının da kanıtlanamadığı dolayısı ile gabinin subjektif unsurunun gerçekleşmediği açıktır.

(6098 S. K. m. 28) (818 S. K. m. 21)

Dava: Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi Mehmet Dağlı'nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

Karar: Dava, gabin (aşırı yararlanma) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Çekişme konusu 20 parsel sayılı taşınmazı davacının 18.11.2008 tarihinde 10.000,00 TL bedelle üçüncü kişiden satın aldığı, 2,5 ay sonra 15.000,00.-TL bedelle davalıya satış suretiyle temlik ettiği ve taşınmazın akit tarihindeki gerçek değerinin 121.266,73.-TL olduğu sabittir.

Bilindiği üzere, sözleşmenin gabin (aşırı yararlanma) nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun (TBK) 28. (818 sayılı Borçlar Kanunun (BK) 21) maddesi ile aynen; "Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.

Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir." hükmü getirilmiştir.

O halde, aşırı yararlanmadan (gabinden)  söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında, bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene), sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteme hakkı verir.

Hemen belirtmek gerekir ki gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde zarar gördüğünü iddia edenin kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.

Somut olaya gelince; keşfen yapılan saptamaya göre, bedeller arasındaki aşırı fark nedeni ile objektif unsurun gerçekleştiği açıktır.  Gabinin (aşırı yararlanma) subjektif unsuruna gelince; her ne kadar davacı yaşlı ve tecrübesiz oluşundan yararlanıldığını ileri sürmüş ise de taşınmazı davalıya satmadan kısa bir süre ince 10.000,00 TL bedelle satın almış iki buçuk ay gibi kısa bir süre sonra 15.000.-TL bedelle satmıştır. Satış sırasında davacının yalnız olmadığı, yanında kardeşi ve yeğeninin bulunduğu, bunun yanında davalının sömürme kastı ile hareket ettiği iddiasının da kanıtlanamadığı dolayısı ile gabinin subjektif unsurunun gerçekleşmediği açıktır.

Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.04.2014 tarihinde oybirliğiyle, karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder