26 Nisan 2013 Cuma


Yargıtay
11. Hukuk Dairesi

Esas : 2010/2034
Karar : 2012/1163
Tarih : 02.02.2012

*TAŞIMA SİGORTASI
*İKAME DEĞER ÜZERİNDEN MUNZAM ZARAR

(6762 s. TTK m. 1263, 1299, 1313)

Özet : Sigorta ilişkisinin asıl amacı, kaşarlanan ve zayii olan sigortalı emtiadan doğan zararların giderilmesine yönelik olduğundan, sigortalının hasara uğrayan emtiayı yerine koyacağı düşünülerek, riziko tarihindeki sigortalı emtianın yerine konulacak aynı miktar ve nitelikteki emtianın ödeme tarihindeki değerinin dikkate alınması gerekir. Sigortalı emtianın, hasar veya temerrüt tarihindeki değeri ile bedelinin ödendiği tarihteki değeri arasındaki fark, sigorta ettirenin munzam zararını oluşturur.

Taraflar arasında görülen davada (Kayseri Birinci Asliye Ticaret Mahkemesi)'nce verilen 02.12.2009 tarih ve 2007/140-2009/653 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili şirketin fabrikasına yurt dışından ithal edilen ve İstanbul'dan Kayseri'ye taşınmak üzere gönderilen bakırlardan 117 bağ katot 30 ton 550 kg bakırın 34 ... 70 plakalı araç şoförü tarafından çalındığını, taşımanın davalı B... Sigorta A.Ş. tarafından sigorta edildiğini, zararın davalı tarafından ödenmemesi üzerine Kayseri Ticaret Mahkemesi'ne açılan davanın kabulüne karar verildiğini, davalı sigorta şirketinin 66.853,17.-TL. asıl alacak 11.637,25.-TL. faizi 14.03.2007 tarihinde müvekkiline ödediğini, ancak bu tutarın temerrüt tarihi olan 24.03.2002 ile ödemenin fiilen gerçekleştiği 14.03.2007 tarihi arasındaki bakır fiyatlarında oluşan fark nedeniyle zararlarını karşılamaya yetmediğini, fiyat farkından kaynaklanan 5.028 USD ton başına munzam zararlarının oluştuğunu ve oluşan zararın 153.605,4 USD olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 20.000.-TL.nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 16.01.2008 tarihli ıslah dilekçesi ile toplam 189.439,15.-TL. munzam zarar alacaklarının faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, öncelikle asıl davadan bu yana bir yıldan fazla zaman geçtiğini, olayda zamanaşımının söz konusu olduğunu, açılan davada talep edilen bedel ve poliçenin Türk Lirası olmasına rağmen, döviz üzerinden talepte bulunarak fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden TL. karşılığını talep ettiğini, seçimlik hakkını bu yönde kullandığını, daha sonra geriye dönerek zarar ettiğini ileri sürmesi ve hak talep etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, zararını karşılayamamış olmasının davacının kendi seçimlik hakkını kullanmasından kaynaklandığını, poliçedeki teminat tutarının ödendiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu olayda, davacı, sigorta bedelinin davalı tarafından zamanında ödenmemesi nedeniyle, dava açmak, davanın sonuçlanması, Yargıtay'dan temyiz aşamasından geçmesi ve kesinleşmesi gibi yargılama süreci içerisinde beklemek zorunda kaldığı, bu zaman zarfında, sigorta tazminatına esas olan ve tazminat sorumluluğunu doğuran hırsızlık olayının konusu bakır emtiasının fiyatı dünya piyasasında ve ülkemizde birkaç misli arttığı ve davacının elde ettiği temerrüt faizini aşan bir zarar ortaya çıktığı, sigorta ilişkisinin asıl amacının, hasarlanan ve zayii olan sigortalı emtiadan doğan zararların giderilmesi amacına yönelik olduğundan, sigortalının hasara uğrayan emtiayı yerine koyacağı düşünülerek, riziko tarihindeki sigortalı emtianın yerine konulacak aynı miktar ve nitelikteki emtianın ödeme tarihindeki değerinin dikkate alınması gereğine işaret edilerek, aradaki farkın yani, sigortalı emtianın, hasar veya temerrüt tarihindeki değeri ile bedelinin ödendiği tarihteki değeri arasındaki farkın, sigortalı bir başka deyişle sigorta ettirenin munzam zararını oluşturacağı, mahkemece birbirini doğrulayan birinci ve üçüncü rapordaki görüşlere itibar edildiği, davalı sigorta şirketi temerrüde düşmeden hasar gerçekleştiğinde, hasar bedelini tespit suretiyle davacının sigorta tazminatını ödemiş olsa idi, temel iştigal konusu bakır ticareti olan davacı şirket sigorta şirketinden aldığı parayı yine bakır almak suretiyle değerlendirmesinin hayatın olağan akışına uygun düşeceği, davacının talebini TL. veya yabancı para cinsinden talep veya tahsil etmesinin sonuca etkili bulunmadığı, çünkü burada zararın dayanağı kurlardaki artış veya düşüş olmayıp, doğrudan davacının yerine ikame edeceği sigorta konusu emtianın değerindeki düşüş ve artışlardan kaynaklandığı, bakır fiyatlarındaki artışın davacının iradesi dışında meydana gelen bir artış olup, temerrüt faizinin bu artışın altında kaldığı, dolayısıyla davacının zararının temerrüt faizi ile karşılanamadığının açık olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 20.000.-TL. alacağın ilk dava tarihi olan 30.03.2007 tarihinden başlamak üzere, 144.095,80.-TL. alacağın ise 24.01.2008 ıslah tarihi itibarı ile işleyecek değişen oranlardaki reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve mahkemece Dairemizin sigorta uyuşmazlıklarında yerleşmiş içtihatlarına uygun olarak ikame değer üzerinden munzam zarara hükmedilmiş olmasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün (ONANMASINA), 02.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder