Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu Esas : 1994/19-428 Karar : 1994/866 Tarih : 21.12.1994
*İFA
UĞRUNA EDİM AMAÇLI SÖZLEŞME
*TEK
TARAFLI FESİH
*ŞARTNAMEYE
UYGUN MAL TESLİMİ
(818 s.
BK. m. 18, 101, 463, 466)
Özet
: İfa uğruna edim amacıyla düzenlenen sözleşmeler ve ekleri, tarafların gerçek
amaçlarına uygun biçimde yorumlanmalıdır.
Gerçek
amaç; bankaya olan kredi borcunun, davalının üretmiş ve üreteceği malların,
banka tarafından alınıp satılarak tasfiyesi olduğundan; malın teslimi olan
edimin yerine getirilmemesi ya da eksik yerine getirilmesinden dolayı, feshin
haklı olup olmadığının saptanması için, uzman bilirkişilerden, teslim edilen
malların teknik şartnameye uygun olup olmadığı konusunda rapor alınarak,
sonucuna göre karar verilmelidir.
Taraflar
arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; (İstanbul Asliye Birinci Ticaret Mahkemesi)’nce davanın reddine dair
verilen 8.7.1992 gün ve 313-2540 sayılı kararın incelenmesi davacı vekilleri
tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Ondokuzuncu Hukuk Dairesi’nin 8.4.1993
gün ve 9844-2621 sayılı ilamiyle; (...Davacı bankanın, davalı şirketten kredi
sözleşmesine dayalı alacağının tahsilini sağlamak amacı ile taraflar arasında
15.1.1990 ve 9.3.1990 tarihli anlaşma ve protokoller yapılmıştır. Yapılan
9.3.1990 tarihli protokolün 17. maddesinde; bu sözleşmenin amacı davalı
şirketin, bankaya olan borçlarının tasfiyesine yönelik olduğu belirtilerek,
sözleşmeye konu mıcırların; gerek Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı,
gerekse borçlu şirket veya sair firmalarla yapılan veya yapılacak anlaşmaların
bu tasfiye amacını sağlamak olduğu kabul edilmiştir. Aynı protokolün, 1.
maddesinde; borçlu şirketin, sahip olduğu taşocağında bulunan kırılmış ve daha
sonra kırılacak ve 500 tona iblağ edilecek mıcırı her türlü ayıptan ve sair
takyidatlardan arınmış olarak satmayı kabul ettiği ve buna göre birinci dilim
teslimat olan 100 ton mıcırın 30 takvim günü içinde (Nisan 1990), müteakip 150
tonu, 30. takvim günü (Mayıs 1990), üçüncü dilim Haziran 1990 tarihinde, 200 ton
ve dördüncü dilim olarak 90 ton Temmuz 1990 tarihinde termin programı dahilinde
Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne teslim edilmek üzere hazır bulundurmayı kabul
ve taahhüt etmiş ve 8. maddesinde; mıcırların satış ve devri ile ilgili her
türlü resim, vergi, harçlar ve mıcırın nakliyesine dair bedelin Belediye’den
alınacak istihkaklardan düşülerek kalan meblağın, firmanın borçlarından mahsup
edileceği, artan istihkakların firmanın mer’i riskleri karşılığı bloke
edileceği, 11. maddesinde ise; mıcırların satış bedeli, Ankara Büyükşehir
Belediyesi’nden tahsil edildiğinde, firmanın doğmuş ve doğacak tüm borçlarından
mahsup edileceği, 12. maddesinde; satış işlemi her ne kadar satış sözleşmesinde
belirlenen bedel üzerinden yapılacaksa da, akitten kaynaklanan vecibelerin
zamanında yerine getirilmemesi sonucu doğan faiz vs. masraflar da ilave
edilerek Belediye’den tahsil olunacak istihkak bedellerinden mahsup edileceği,
17. maddenin 2. fıkrasında; firmaca yüklenilen edimin yerine getirilmemesi,
eksik yerine getirilmesi durumlarında banka akdetmiş bulunduğu tüm sözleşmeleri
hiçbir mükellefiyet altına girmeksizin tek taraflı olarak feshetmek yetkisine
sahiptir. Böyle bir durumda banka, tüm bu anlaşmalardan bağımsız ve geriye
dönük olarak borçlu firma lehine kullandırmış bulunduğu kredilerden kaynaklanan
borçlarını kat ederek yasal takibe geçmekte muhtar olacağı kabul edilmiştir.
Tarafların sözleşme ve protokole dayalı anlaşmalarını, bu hükümler gözetilerek
BK.nun 18. maddesine göre, gerçek amaçlarına uygun şekilde yorumlamak gerekir.
Bu durumda taraflar arasında akdedilen 15.1.1990 tarihli satım sözleşmesi
gerçekte davalının bankaya olan borcunun ödenmesini teminen ticaretine konu
mıcırların banka tarafından Belediye’ye satışının sağlanması ve bedelinin
borcuna mahsup edilmesi olup, davacı banka bu amaçla Ankara Belediyesi’ne mıcır
satış taahhüdünde bulunmuş yapılan bu taahhütteki termin planına ve
niteliklerine uygun şekilde mıcırların teslimi 9.3.1990 tarihli protokolle
davalı tarafından yüklenilmiştir. Protokolde kararlaştırıldığı üzere, Nisan
1990 ayı içinde gönderilmesi gereken ilk parti 100 ton mıcır yerine davalı
tarafından 30 ton teslimatta bulunulmuş ve bu malların da niteliklerine uygun
olmadığı, ayıplı bulunduğuna ilişkin Belediye’nin 2.5.1990 tarihli ihtarına dayanılarak
banka tarafından davalı şirkete 4.5.1990 tarihli ihtarla duyurulmuş ancak
davalı şirket niteliğine ve termin planına uygun miktarda mal tesliminde
temerrüt etmiştir. Davalı bankaya karşı verdiği cevapta satışa konu malların
tamamını davacıya teslim ettiğinden kendisinin termin planı ve niteliğinden
sorumlu tutulamayacağını bildirmiş ise de, yapılan protokolün 1. maddesinde
belirtildiği üzere, satışa konu 500 ton mıcır protokolün düzenlendiği tarihte
bir kısmı ocakta hazır ve bir kısmı da bilahare hazırlanacaktır. Davalı
tarafından protokolün termin planında saptanan birinci parti mala karşılık
yalnız 30 ton teslimatta bulunulduğu hususunda da bir tereddüt bulunmamaktadır.
Bu durumda, davalının kendisine yapılan ihtarla temerrüde düşürüldüğünün kabulü
gerekir.
Davalı
şirketin termin planına ve niteliklerine uygun mal teslim etmemesi üzerine,
Belediye’nin banka ile akdettiği satış sözleşmesi feshedilip 25.6.1990 tarihli
ihtarla bankaya bildirilmekle banka tarafından mütemerrid şirkete çekilen
26.6.1990 tarihli ihtarla sözleşme ve protokoller feshedilmiştir. Yapılan bu
fesih, protokolün 17. maddesi 2. fıkrası hükmüne dayanmakta olup haklı ve
hukukidir. Bunun sonucu olarak davalı şirketin, kredi borcunu kat eden davacı
Bankanın alacağı hakkında yaptığı icra takibine borçlunun itirazının kapsamı
yönünden Belediye’ye teslim edilen ve bankaca tahsil olunup borca mahsubu
gereken bedelin de gözetilerek, banka kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi
incelemesi ile saptanacak alacak miktarına göre itirazın iptaline hüküm
kurulması gerekirken yazılı şekilde davalı savunmasının kabulü ve davanın reddi
isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden
yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz
eden: Davacı vekilleri.
Hukuk
Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği
anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Taraflar
arasında ifa uğruna edim amacıyla düzenlenen 15.1.1990 tarihli alım satım
sözleşmesinin 1. maddesinde; "alıcı, emtianın Ankara Büyükşehir Belediyesi
ile arasında akdedilen sözleşmede belirtilen evsafta olması koşuluna bağlı
olarak satıcıdan 500.000 ton (% 30 fazlası veya eksiği olabilir) asfalt mıcırı
almayı kabul etmiştir" koşuluna yer verilmiştir. Yine taraflar arasında
düzenlenen ve 15.1.1990 tarihli sözleşmeyi ortadan kaldırmayıp, ek hükümler
taşıyan 9.3.1990 tarihli protokolün 2. maddesinde de aynı koşulun belirlendiği
görülmektedir. Bu durumda, davalı borçlu Ö......... Koll. Şti., yukarıda
belirtilen sözleşme ve protokol hükümlerine göre davacı alacaklı banka ile
Ankara Büyükşehir Belediyesi arasında akdedilen satış sözleşmesinde saptanan
evsaftaki mıcırları, teslim borcu altına girmiş bulunmaktadır. Ayrıca da, 15.1.1990
tarihli sözleşmenin 4. ve 6. maddeleri içeriği ile protokolün 1. maddesi
hükmüne göre; davalı satıcının, mıcırları Belediye’ye değil davacı alıcıya
teslim etmeyi üstlenmiş olduğu aşikardır. Kaldı ki bu husus, 21.3.1990 tarihli
vedia anlaşması ve davalı ile dava dışı U..... İnşaat ve Ticaret A.Ş. arasında
aktedilen taşıma sözleşmesinden de anlaşılmaktadır. O itibarla davalının Nisan
1990 termin planında belirtilen miktardan daha az mıcırı Belediye’ye teslim
ettiği ve böylece sözleşme ve protokol hükümlerini bu yönden ihlal ettiği kabul
edilemez. Ancak, sözleşme ve protokolün davalı satıcının, mıcırları davacı ile
Ankara Büyükşehir Belediyesi arasında aktedilen sözleşmede belirtilen evsafa
uygun olarak teslim edeceği yolundaki hükümlerini, BK.nun 18. maddesine göre
tarafların gerçek amaçlarına uygun biçimde yorumlamak gerekir. Esasen taraflar
arasındaki sözleşme ve protokolün nihai gayesi; davalının, davacı bankaya olan
kredi borcunun davalının üretmiş ve üreteceği mıcırların davacı banka
tarafından alınıp Belediye’ye satılması ve buradan elde edilecek para ile
tasfiyesidir. Durum böyle olunca davalının, evsafa uygun mıcır teslim etme
borcunun, mıcırların Belediye’nin davacı ile yaptığı sözleşmede öngörülen
evsafa uygun bulunarak benimsenilmesine kadar devam ettiğinin kabulü gerekir.
Davacı ile davalı ve müstevdi sıfatıyla Refik arasında düzenlenen vedia
sözleşmesinin 1. maddesinde de; "Müstevdi Refik, bankanın maliki bulunduğu
aşağıda nitelikleri yazılı 500.000 ton olan emtiayı eksiksiz olarak teslim
almıştır" denilmiş ve devamında emtianın niteliği başlığı altında Ankara
Büyükşehir Belediyesi’nce yapılan keşif özetindeki vasıf ve nitelikleri havi
19-13 mm. 13-9 mm. 9-0 mm. asfalt agregasın (mıcır) dan bahsedilmiştir. Bu
belirleme ise, davalının yukarıda açıklandığı şekilde sorumluluğunun mıcırların
Belediye’ce evsafa uygun bulunarak teslim alınıncaya kadar devam etmekte olması
karşısında gerek vedia sözleşmesi gerek 8.3.1990 tarihli sözleşmenin 1. maddesi
yollaması ile bu sözleşmenin eki olan özel teknik şartnamenin 1. maddesi
hükmüne göre mıcırların, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Karayolları Genel
Müdürlüğü "Bitümlü Kaplamalar Şartnamesinde" bahsi geçen tablo 1’deki
malzemelerden, C tipine uygun olduğu yolunda açık bir saptamayı içermemektedir.
Yalnızca miktar ve mıcırların kutruna ilişkin olması nedeniyle olayda mevcut
delillerle davalının davacıya evsafa uygun mıcır teslim ettiğini kabul etmek
mümkün görülemez.
Her
ne kadar davalı, ifa uğruna edim anlaşması gereği olarak öncelikle davacının,
mıcırları kabul etmeyen Belediye’ye karşı yasal yollara müracaat ederek hak
araması, icabı hale göre başkalarına satmak üzere gereken çabayı göstermesi
gerektiğini savunmuş ise de, 9.3.1990 tarihli protokolün 17. maddesinde
davalının yüklendiği edimi yerine getirmemesi ya da eksik yerine getirmesi
durumunda davacı bankanın aktetmiş olduğu tüm sözleşmeleri hiçbir mükellefiyet
altına girmeden tek taraflı olarak feshetmek yetkisine sahip olduğu ve borcun
aslı olan kredi alacağını isteyebileceği kararlaştırıldığından, davalının bu
savunmasına itibar edilememiştir.
Hal
böyle olunca olayda, sağlıklı ve hukuksal bir çözüme ulaşılabilmesi için
öncelikle yukarıda yapılan açıklamaların ışığında davacının davalıyı 4.5.1990
tarihli ihtarname ile temerrüde düşürmüş olduğu da gözetilerek, Belediye’ye
teslim edilmiş olan mıcırların özel teknik şartnameye uygun olup olmadığı
üzerinde durulmak ve böylece davacının, protokolün 17. maddesindeki fesih
hakkını kullanmasının isabetli olup olmadığının saptanması gerekir.
Bunun
tesbiti için de, dosya arasında bulunan ve Karayolları Genel Müdürlüğü
Araştırma Feh Heyeti Müdürlüğü’nün 9.5.1990, Karayolları Genel Müdürlüğü
Dördüncü Bölge Müdürlüğü’nün 10.5.1990 tarihli ve bazı yönlerden kesinlik
arzetmeyen ve davacı tarafça mahkeme eli ile yaptırılan tesbit sonucu
düzenlenen 15.6.1990 tarihli raporları, esas alarak, konusunda uzman üç kişilik
bir bilirkişi kurulu aracılığı ile inceleme yaptırılıp, Belediye’ye kısmen
teslim edilen mıcırların özel teknik şartnameye uygun olup olmadığı yolunda
rapor alınarak varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmek icap eder.
Mahkemece,
açıklanan bu husus gözetilmeksizin önceki kararda direnilmesi doğru değildir.
O
halde, usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
S
o n u ç : Davacı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının
yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi uyarınca
(BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 21.12.1994
gününde, oyçokluğuyla karar verildi.
Kaynak:YKD.
Kasım-1996 s: 1703
UYARI:
Firmamızca basılı ortamdan elektronik ortama aktarılan içtihat metni,
tarafımızdan içeriği etkilenmeyecek şekilde değiştirilmiş ve değişikliği yapan
algoritma TESCİL ettirilmiştir. Tescil edilmiş içtihat metninin Corpus
sözleşmesinde belirtilen amaçlar dışında herhangi bir ortamda (elektronik veya
yazılı) bulundurulması/kullanılması durumunda firmamız tüm kanuni haklarını
KULLANACAKTIR.üde düşürüldüğünün KABULÜ GEREKİR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder