T.C YARGITAY
15.Hukuk Dairesi
Esas: 2014 / 2124
Karar: 2015 / 1172
Karar Tarihi: 04.03.2015
ÖZET: Mahkemece zamanaşımı
itirazı reddedilerek işin esasının incelenmesi gerekir iken, aksine
düşüncelerle hukuki yorumda hataya düşülerek davanın zamanaşımından reddine
karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.(818
S. K. m. 125, 126, 128, 363, 364) (6098 S. K. m. 90, 149, 479)
Dava ve Karar: Yukarıda tarih ve
numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve
temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki
kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Dava, eser sözleşmesinden
kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup, davacı şirket yüklenici, davalı idare
ise, iş sahibidir.
Davacı şirket vekili; müvekkili
şirketin davalı hastahaneye değişik tarihlerde dolap ve tezgah temin edip
montajını yaptığını ve toplam 41.035,00 TL bedelli 4 adet fatura düzenlediğini,
davalının müvekkili şirkete toplam 22.390,00 TL ödeme yaptığını, kalan kısmı
ödemediğini, ödenmeyen bedelin tahsilini talep ve dava etmiş, davalı idare
vekili ise cevabında; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının herhangi bir
hak ve alacağının bulunmadığını savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda
davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, verilen karar davacı
vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık zamanaşımının
gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkindir. Genel olarak zamanaşımı, bir hakkın
kazanılmasında veya kaybedilmesinde kanunun öngördüğü sürenin dolmasıdır
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava
edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da
anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu eksik bir borç haline dönüştürür ve
alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır. Zamanaşımı süresi, alacağın
muaccel olduğu tarihten itibaren başlar. Alacağın muaccel olmasının bir
bildirime bağlı olduğu hallerde, zamanaşımı bu bildirimin yapılabileceği günden
itibaren işlemeye başlar. 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu'nun 128. maddesinde
getirilen bu düzenleme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 149. maddesinde de
dili sadeleştirilmek suretiyle korunmuştur. Buradan kolayca anlaşılabileceği
üzere, zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin belirlenmesi bakımından
alacağın muaccel olduğu tarihin net bir şekilde belirlenmesi zorunlu ve
önemlidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 90. maddesinde "İfa zamanı
taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden
anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur." hükmüne yer
verilmiştir. Bu nedenle, kural olarak her borcun doğumu anında muaccel olduğu
kabul edilmelidir.
Zamanaşımı ile ilgili genel
açıklamalardan sonra; eser sözleşmelerinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili
talepli davalarda zamanaşımı süresinin başlangıcının eserin teslim edilip
edilmemesine ve sözleşmenin feshedilip edilmemesi haline bağlı olarak değiştiği
gözden uzak tutulmamalıdır. Gerek mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 364.
maddesinde, gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 479. maddesinde eser
sözleşmelerinde iş sahibinin edimini oluşturan iş bedelinin muacceliyeti teslim
şartına bağlanmıştır. Bu nedenle, eser sözleşmelerinden kaynaklanan iş
bedelinin tahsili talepli davalarda, zamanaşımı süresinin işin yüklenici
tarafından iş sahibine teslim edildiği tarihten itibaren başladığı kabul
edilmektedir. Dairemizin yerleşmiş uygulamalarında kabul edildiği ve 30.11.2011
tarih ve 2011/6282-7054 Esas ve Karar sayılı ilamında net bir şekilde Eser sözleşmelerinde zamanaşımının
başladığı tarih, eserin sözleşmesine uygun biçimde teslim edildiği
tarihtir. ifadesine yer verilmek
suretiyle vurgulandığı üzere zamanaşımı, teslimden itibaren başlar.
İş bedelinin tahsili amaçlanan
davalarda zamanaşımının teslimden başlayacağı hususunda yapılan açıklamalardan
sonra zamanaşımı süresinin ne kadar olduğu hususu da açıklanmalıdır. 818 sayılı
mülga Borçlar Kanunu'nun 363. maddesinde Yapılan şeyin kusurlu olmasından dolayı iş sahibinin haiz olduğu
haklar, müşterinin haklarının tabi olduğu müruruzaman hükmüne tabidir. Fakat
gayrimenkul inşaata müteallik kusurlardan dolayı iş sahibinin müteahhide
ve inşaata iştirak eyleyen mimar ve mühendise karşı mütalebesi, tesellüm
zamanından itibaren beş senelik müruru zamana tabidir., 6763 sayılı Kanun'un 41. maddesi ile değişik 126/IV fıkrasında ise,
...müteahhidin kasıt veya ağır kusuru ile akdi hiç veya gereği gibi
yerine getirmemiş ve bilhassa ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş
meydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalar hariç olmak üzere istisna
akdinden doğan bütün davalar 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. hükümlerine yer verilmiştir.
818 sayılı mülga Borçlar
Kanunu'nun 126/IV maddesi kapsamında değerlendirme yapılacak olursa, kural
olarak eser sözleşmelerinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi 5 yıldır.
Bu kapsamda, yüklenici tarafından iş sahibi aleyhine açılan iş bedelinin
tahsili istemli davalarda 5 yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır.
Yüklenicinin kast veya ağır kusuru ile akdi hiç veya gereği gibi yerine
getirmemiş ve özellikle ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydana
getirmiş olması sebebiyle açılacak davalarda 5 yıllık zamanaşımı süresi değil,
818 sayılı mülga Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı
süresi uygulanacaktır.
Tüm bu genel açıklamalardan sonra
somut olaya gelince; davacının da kabulünde olduğu üzere, davacı yüklenici
tarafından yükümlenen eserler, 18.06.2007 tarihi ile 18.07.2007 tarihleri
arasında davalı idareye teslim edilmiştir. Teslimden sonra hakedilen iş
bedeline ilişkin eldeki dava ise, karar başlığında maddi hata sonucu yazıldığı
anlaşılan 11.07.2012 tarihinde değil, harcın yatırıldığı tarih olan 29.03.2011
tarihinde açılmıştır. Bu süreler nazara alındığında teslimden itibaren kanunda
öngörülen 5 yıllık süreler geçirilmeden dava açılmış olup, zamanaşımı söz
konusu değildir. Mahkemece zamanaşımı itirazı reddedilerek işin esasının
incelenmesi gerekir iken, aksine düşüncelerle hukuki yorumda hataya düşülerek
davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu
nedenlerle bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan
nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı
yararına bozulmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden
davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün
içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 04.03.2015 gününde oybirliği
ile karar verildi. (¤¤)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder